Ölçme ve tutarlı tahminlerde bulunma tutkusu bizi giderek daha rasyonel, daha yararcı ve daha öngörülebilir analizlere, fikirlere götürüyor. Belki de sinyaller bağlamında zihnimizde “tuhaflıklara” daha fazla yer açmakta fayda var.

02.03.2020 – 13:21

2010 yılında Zambiya’da yaşayan bir şempanze grubunu gözlemleyen araştırmacılar tuhaf bir olayla karşılaştılar. Şempanze grubunun prestijli üyelerinden Julie, kulağına uzun bir çimen parçası takarak dolaşmaya başlamıştı. Şempanzelerin alet kullanabildiği, birbirlerine işe yarar bilgileri aktarabildiği biliniyor ama bu tamamıyla yararsız bir davranıştı. Buna rağmen Julie’nin bu davranışı grubun diğer üyeleri tarafından taklit edilmeye başlandı. Julie’nin bir Instagram hesabı yoktu belki ama kendi kabilesinin ilk influencer’ı olduğunu söylemek sanırım yanlış olmaz. Görünen o ki grubun diğer üyeleri herhangi somut bir yararı olmayan bu tuhaf davranışı moda ve statü simgesi olarak benimsemişlerdi.

İnsanlar için gösterişçi sinyaller dediğimizde aklımıza lüks markalar, hızlı arabalar, büyük logolar geliyor ama bugünkü bolluk ekonomisinde lüks markaların ayrıştırıcı özelliği azalıyor.

Dünden bugüne

Washington Post’un bir haberine göre Silikon Vadisi’ndeki hipster girişimciler bahçelerinde tavuk yetiştirmeye ve sabahları onların süper sağlıklı yumurtalarını tüketmeye başlamışlar. Sağlıklı ve faydalı bir gösterişçi sinyal. Çocuk okutmanın en pahalı olduğu yerlerden biri olan New York’ta üst sınıf ailelerde çok çocukluluk moda olmaya başlamış. En iyi kazanan beyaz yakalılar bile bir çocuğu zor okuturken 4-5 çocuk sahibi olmak gerçekten cesaret işi. Tabii o kadar zengin değilseniz siz de en azından iPhone’larınızı “case-free” kullanıp bu tasarım harikası narin cihazlara hak ettiği değeri verebilirsiniz. Çok daha ekonomik bir gösterişçi sinyal.

Malumunuz çevrecilik, doğa dostu olmak önemli bir erdem sinyali. Robert Frank’in aktardığı enteresan araştırmaya göre insanlar çatılarına güneş enerjisi panellerini en çok güneş alan yere değil, komşularının en iyi göreceği şekilde yerleştiriyorlarmış. Ama bu o kadar da kötü bir şey değil çünkü bu sayede bu sinyal yayılıyor ve Julie’nin çimeni misali bu gösterişçilik sayesinde güneş paneli kullanımı moda oluyormuş.

Çürük diş: Bir statü sembolü

Geçmişte de gerçekten çok tuhaf gösterişçi sinyaller var. Gizmodo’nun haberine göre örneğin x-ray cihazının keşfinden kısa bir süre sonra üst sınıflar arasında mücevherli X-ray fotoğraflarını çektirip asmak moda olmuş. Bugün obezitenin sebebi ve tüketimi sosyal açıdan “düşük” bir ürün olan şeker bir zamanlar çok değerli ve çok kıttı. İşte o zamanlar şeker tüketebilen zenginlerin dişleri daha çabuk çürüyordu. Dolayısıyla çürük diş bir statü sembolüydü. Daha da tuhafı dişleri yeteri kadar çürümeyenler, dişleri çürük gözüksün diye dişlerini siyaha boyuyorlardı. Yine Avrupalı soylular, Perslerle ilk karşılaştıklarında bu yiğit ve karizmatik savaşçıların at üzerinde dengede durmak için giydikleri topuklu ayakkabılara özenmişler ve topuklu ayakkabılar soylular arasında moda olmuş ve bugünün tam tersine maskülen görünüşün simgesi hale gelmiş. Moda alt sınıflara yayılınca üst sınıflar iyice yüksek topuklu ayakkabılar giymeye başlamışlar. 17’nci yüzyıl Avrupa’sının çamurlu sokaklarında kullanımı neredeyse imkânsız olan yüksek topuklu erkek ayakkabıları, bu kullanışsızlıklarıyla “halk” ile ayrışmalarını da sağlamış.

Yakın zamanlı en tuhaf anekdotlardan biri Russell Belk’in Brand Week Istanbul’da aktardığı sahte marka kullanımı örneği: Güney Hindistan’da beş farklı üniversitede çalışmalar yapan Belk, öğrenciler arasında çok ilginç bir davranış gözlemlemiş. Öğrenciler marka kıyafetler, ayakkabılar kullanmak yerine gururla taklit olduğu açıkça belli olan ürünleri kullanmayı tercih ediyorlarmış. Kampüsler Laposte, Ivike, Abidas’larla doluymuş. Hatta babası yurtdışından gerçek bir adidas getiren bir öğrenci, arkadaş grubunda kendini kötü duruma düşürmemek için ayakkabının taklit olduğunu söylüyormuş.

Ölçme ve tutarlı tahminlerde bulunma tutkusu bizi giderek daha rasyonel, daha yararcı ve daha öngörülebilir analizlere, fikirlere götürüyor. Belki de sinyaller bağlamında zihnimizde “tuhaflıklara” daha fazla yer açmakta fayda var.

Yeniler