Tıpkı atalarımızın yaptığı gibi sosyal dokularımızı beş büyük temel üzerinden korumaya ve yeniden üretmeye programlıyız. Yeni normal de bu ilkeler, bu temeller üzerinde şekillenecek.
04.05.2020 – 11:45
Değişti. Her şey değişti. İş yapma biçimimiz, sosyalleşme biçimimiz; hayata, geleceğe dair beklentilerimiz ve önceliklerimiz… Hepsi değişti. Sadece iki ay önceki bir fotoğraf bile çok uzaklardan bir hatıra gibi gelebiliyor. Yaşamın ne zaman normale döneceğine dair çok farklı teoriler var. Üstelik yeni normalin ne olacağını da bilemiyor ve harıl harıl tartışıyoruz. Hayatımızın nasıl değişeceği ve markaların bu yeni hayat içerisinde nasıl devinecekleri konusunda bol bol konuşuyoruz, anlamaya ve anlamlandırmaya çalışıyoruz. Birbiriyle çelişen öngörüleri okuyup dinliyor, kafa karışıklığı yaşıyoruz. Tek bir geçmiş ve en olumlusundan en feci olanına çok sayıda olası gelecek var gibi. Bu gelecek ihtimalleri arasında yolumuzu bulmamızı sağlayacak bir yol haritası olsa keşke.
Resim çizenlerin kullandıkları ahşap model mankenler vardır, bilirsiniz. İhtiyacınıza göre farklı postürlere getirip resminizi çizersiniz. Toplumlar da dışarıdan gelen etkilerle değişiyorlar ama oyun hamuru gibi amorf, eklemsiz varlıklar değil. Aynı o modeller gibi farklı şekiller alırken belirli aksları, ilkeleri takip ediyorlar. Geçmişten bugüne bu değişimleri geniş bir perspektiften incelememizi sağlayan bir çerçeve üzerinden geleceği daha tutarlı bir şekilde öngörmek sanırım mümkün.
Erdemin temelleri
Önerim Sosyal Psikolog Jonathan Haidt’in “erdemin temelleri” teorisi: Tarih boyunca insan toplulukları bir arada durabilmenin kurallarını kültürlerine işleyerek ilerlediler, geliştiler, karmaşıklaştılar. Beş büyük zorluğa karşı duygular, normlar geliştirdiler ve bugünlere geldiler. Bu kodlar hâlihazırda derinlere işlemiş durumda ve rasyonalite parantezine sığmayacak otomatiklikte bizi biçimlendirmeye devam ediyor. Nedir bu temeller? Ve hayatımızı nasıl şekillendiriyorlar?
Birinci temel: Çocuklara ve bakıma muhtaçlara sahip çıkmak. Tetiklediği duygular: merhamet, kurala uymayanlara karşı derin kızgınlık.
İkinci temel: İkili ilişkilerde dürüstlük. Tetiklediği duygular: minnet, bağlılık, suçluluk ve kızgınlık.
Üçüncü temel: İşlevli, uyumlu gruplar içinde devinmek. Tetiklediği duygular: grup kimliğinden gurur duyma ve hainlere karşı ani öfke.
Dördüncü temel: Otorite ve adalet dengesini koruyabilmek. Tetiklediği duygular: saygı, korku ve ferahlama.
Beşinci temel: Hastalıklardan korunma, sağlıklı kalma. Tetiklediği duygu: fiziksel ve ahlaki iğrenme.
Şu anda dünya üzerinde yaşayan insanların tümü şüphesiz ki hayatlarının en büyük meydan okumalarından biriyle karşı karşıya. Ve ataları gibi sosyal dokularını bu beş büyük temel üzerinden korumaya ve yeniden üretmeye programlı. Yeni normal de bu ilkeler, bu temeller üzerinde şekillenecek. Geleceği bu perspektiften inceleyince ilk etapta karanlık bir tablo çıkıyor gibi duruyor. İğrenme bizi ötekilere karşı daha mesafeli yapıyor, bireysel özgürlükler sorgusuz sualsiz terk ediliyor ama pandemi geçtiğinde kayıpların telafisi olup olmayacağı belli değil. Grup aidiyetleri ve hiyerarşiler daha belirgin ve gruplar karşı çıkanlara daha tahammülsüz hale geliyorlar. Ama tablo aslında o kadar da karanlık değil. İğrenme, yapısı itibarıyla çabuk tetiklenen ama bir o kadar da uçucu bir duygusal tepki. Yardımlaşma ve merhamet – mutluluk aksı çok daha uzun soluklu değişimler getiriyor. Haidt “Sosyal medyada abartılan örneklere takılmayın. Felaketler tarih boyunca insanların içindeki iyiyi açığa çıkarmış, dayanışmayı artırmıştır” diyor.
Sosyolog Enrico Quarantelli’nin yaptığı detaylı çalışmalar bu öngörüyü doğrular nitelikte. Sabancı Üniversitesi’nden Prof. Fuat Keyman koronavirüs sonrasındaki dünya hakkındaki yazı dizisinde “Ahlaki Benlik – Erdemli Vatandaşlık – Toplumsal Uyum denklemi, post-korona dünyanın şekillenmesinde rol oynayabilir” diyor.
Samimiyetin ve dürüstlüğün sınandığı yerler
Peki, bu yeni normalde markaların yeri nerede? Öncelikle ikinci temele bakmak gerekiyor çünkü bir marka tüketici zihninde bir kişiden farklı değil. Dolayısıyla açıklık, şeffaflık, dürüstlük bugün dünden daha önemli. Birinci temel, yani dayanışma, ihtiyaç sahiplerine ulaşma ve üçüncü temelle uyumlu gruplar oluşturma. Oyun alanı, samimiyetin ve dürüstlüğün sınanacağı yerler burası. Dün hoş ama boş konuşmanın bir maliyeti pek yoktu. Bugün var. Evlerinden Imagine şarkısını söyleyerek moral veren ünlülerin akıbeti ortada. Şeffaf, aktivist, iyilikçi gerçek marka davaları minnetle karşılanırken; boş konuşanlar, susanlar, zor zamanda saklananlar hatırlanacak. Çünkü hafıza da böyle işliyor, önemli anlar insan hafızasının en yüksek çözünürlüklü kayıt yaptığı anlar. Bu dönemde markaların yaptıkları ve yapmadıkları gelecek onyıllarını belirleyecek önemde. Tahminim köşeye çekilip tehlike geçtiğinde hiçbir şey olmamış gibi kafasını uzatacakları sıcak bir karşılamanın beklemediği yönünde.