Büyük kentler sayesinde anonimleşen ve özgürleşen birey, büyük veri ile tekrar kasabanın boğucu kontrol mekanizmalarına tabi olacak gibi duruyor.

01.06.2018 – 15:13

Çok değil bundan beş altı sene önce sosyal veri üzerinde birbirimizin hareketlerini izleyebilecek ve buradan analizler yapabilecek olmak güzel bir geleceğin habercisi olarak anlatılıyordu. Örneğin internet sitesi hâlâ açık olan -ama artık çalışmayan- Touchgraph uygulaması sayesinde kişisel Facebook ağınızı görselleştirebiliyor, arkadaşlarınızı birbirleriyle arkadaşlıkları üzerinden gruplayabiliyor, kendi sosyal ağınızı analiz edebiliyordunuz. 2012-2013 yılları arasında Facebook Global Head of Brand Design olarak çalışan Paul Adams aynı yıllarda çıkardığı “Grouped” adlı kitabında Facebook hesabınızla bağlandığınız e-ticaret sitelerinde arkadaşlarınızın daha önce neler satın aldığını görebileceğinizi ve bunun ne kadar güzel bir şey olduğunu anlatıyordu. Ama öyle olmadı.

Bugün kişisel verilerimizi biriktirebilen ve buradan analizler yapan firmalar hakkında giderek artan oranda bir endişeye sahibiz. GDPR’ın yürürlüğe girmesiyle yeni ve daha fazla regüle edilen bir döneme girdik. Ancak bireylerin güvenliğini ve özgürlüğünü dikkate alırken, yeni teknolojilerin gelişimini sekteye de uğratmamak önemli. Fransa Devlet Başkanı Emmanuel Macron Fransa’yı yapay zekâ konusunda merkez haline getirmeye çalışıyor. Ve Avrupa’nın veri güvenliği konusundaki yaklaşımlarının, birliği bu konuda geri bıraktığını söylemekten çekinmiyor. Yapay zekânın gelişmesi için gereken ham madde veri ve böyle giderse Avrupa bu yarışta Amerika ve Çin’in çok gerisinde kalacak görüşünü savunuyor.

Büyük veri temelli kontrol mekanizmaları

Bireyin hak ve özgürlüklerinin pek de büyük bir sorun teşkil etmediği Çin’de “Black Mirror”ın bazı bölümleri gerçek olmaya başladı bile. Artık Çin devleti vatandaşlarını “sosyal kredi”lerine göre sıralayacak. “İyi” vatandaşları ödüllendiren, güvene layık olmayanları ise dışlayan sistemde sigara içmeniz, kötü araba kullanmanız, sosyal medyadaki paylaşımlarınız sizin puanınızı etkiliyor ve mesela puanınız yetmediği için uçağa binemeyebiliyorsunuz.

Bireysel özgürlüklerin kutsandığı Amerika’da ise suçla mücadelede kullanılan bazı yöntemler oldukça tüyler ürpertici. Şikago polisi bireylere sadece kendi suç geçmişleri değil arkadaşlarının, akrabalarının ve komşularının suç geçmişleri üzerinden bir risk puanı veriyor.

Büyük kentler sayesinde anonimleşen ve özgürleşen birey, büyük veri ile tekrar kasabanın boğucu kontrol mekanizmalarına tabi olacak gibi duruyor. Öte yandan “bilişimsel sosyal bilim” insanların birbirleriyle ve çevreleriyle girdikleri etkileşimden ortaya çıkan büyük veri yığınlarından, kolektif insan davranışlarıyla ilgili heyecan verici yeni perspektifler de sunabiliyor.

Bugüne kadarki en kapsamlı veri bilimi projesi

Örneğin New York Üniversitesi’nin gerçekleştirdiği The Human Project, belki de şu ana kadar girişilmiş en kapsamlı veri bilimi projesi. 10 bin New Yorklu gönüllünün verileri günlük hayat akışları içinde tam 20 yıl boyunca nörobiyoloji, psikoloji, ekonomi, sosyoloji-antropoloji eksenlerinde toplanacak. Ve bu veri seti yoksulluğu önleme, sağlık risklerini azaltma, eğitim sistemini güncelleme, adalet mekanizmalarını değiştirme, çocuk gelişimi ve sürdürülebilir bir çevre politikası geliştirme başlıklarında dünyanın birçok önemli bilim insanının hizmetinde olacak. Programın öncülerinden fizikçi ve şehir bilimci Prof. Steve Koonin bu projenin etkisinin teleskobun keşfinin uzayı anlamamıza etkisiyle eşdeğer olacağını iddia ediyor.

Sosyal bilimler her zaman için sınırlı veri ile yapılan bir bilim oldu. The Human Project ve benzerleri insanı doğal ortamında inceleyip insanı insan yapan nedir, nasıl daha iyi, barışçı, sağlıklı, uyumlu… bir şehir, toplum örgütleyebiliriz sorularına cevap arayacak. Bu yarışın dışında kalan toplumlar bağımsızlık, özgünlük ve özgürlük hayali kursalar, hatta kendilerini buna inandırsalar bile önlerine konan yemeği yemeye mecbur kalacaklar.

Türkiye sosyal verisi üzerinde yaptığımız analizler, dünyaya açık, gelişmeye, bilgiye girişimciliğe meraklı, psikografik açıdan da dışa dönük ve dengeli gençlerin sayısının; gelişmeye, yeniklere kapalı ama çalışkan ve uyumlu “atama bekleyen” gençlerle hemen hemen aynı olduğunu gösteriyor. Bakalım gelecek hangisinin olacak?

Leave a Comment

Yeniler